Prof. Dr. Metin Gündayİdare hukuku en geniş tanımıyla idarenin hukukudur. O halde, idare hukukunun konusunu belirlerken, önce idare kavramından ne anlaşılması gerektiğini açıklığa kavuşturmalıyız"Yukarıda tanımda da belirtildiği üzere İdare Hukukunu anlamak için öncelikle İdare kavramını ele almalıyız. İdare, devlet yapılanması içerisinde belli görevleri yerine getirmek için oluşturulan örgüt ve bu örgütte çalışanlardır. Ayrıca idare; kamu hizmetlerini hayata yansıtmak için sahip olunması gereken nitelikler ve bu örgütün çalışma sistematiğidir. Burada kastedilen idare kamu idaresidir. Özel ve Tüzel kişiler bu hukuk kapsamına girmez. Özel şirketler, vakıflar, dernekler tek başına idare hukukunun konusunu oluşturamaz.
Kamu idaresinin varoluş amacı kamu yararının gerçekleştirilmesidir. İdare Hukuku da kamu yararının oluşturulmasına, bozulan yarar dengesini yeniden kurmaya yardımcı olarak idarenin faaliyet ve örgütlenmesini kurallara bağlar. İdare Hukukunun temelini Anayasa oluşturur.
İdare hukuku statü hukuku da kabul edilmektedir. Anayasa’ya göre idarenin iş ve işlemlerine karşı yargı yolu tamamen açıktır. İdarenin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği tüm iş ve işlemler gerçek ve tüzel kişileri yakından ilgilendirir. İşlemlerin hukuka aykırı olması durumunda aykırılıkların giderilmesi bu hukukun kapsamına girer.
İdare ve Vergi Mahkemelerinde yapılan yargılamalar yazılı yargılama usulüne göre yapılır. İdari yargıda incelemeler dosya üzerinden yapılır. İdare Mahkemesi, idari davalarla ilgili bütün bilgi ve belgeleri ilgili yerlerden talep edebilir. Gerekirse Bilirkişi incelemesine karar verebilir. Nadiren duruşmalı da yargılama yapılabilmektedir.
İdari Yargılamada Dava Türleri şunlardır :
- İptal Davası
Hukuka aykırı idari bir işlemin, idari yargı organları tarafından iptal edilerek ortadan kaldırılmasını sağlayan dava türüdür. İptal davası, idare tarafından tesis edilen icrai bir karardan kişisel, hukuka uygun ve güncel bir menfaati etkilenen kişinin, idari yargıya başvurarak bu idari işlemin, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat öğelerinden biriyle hukuka aykırılığından ötürü iptalini istemesidir.
- Tam Yargı Davası
Kişilerin, bir idari eylem ya da işlemle sübjektif haklarının ihlal edilmesi nedeniyle hak ihlalinin ve ortaya çıkan zararın giderilmesini sağlamaya yönelik olarak açılan dava türü Tam Yargı Davasıdır. Tam Yargı Davaları medeni yargılamalardaki tazminat davalarıyla benzerlik gösterir.
Vergi Davaları
Vergi Davaları Vergi Usul Kanunu kapsamında yürütülen, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlülükler ve bunlara ilişkin zam ve cezalar ile tarifeler dolayısıyla ortaya çıkacak uyuşmazlıklarla sayılan hususlarda Vergi Mevzuatının uygulanmasından doğan uyuşmazlıkları oluşturur.
Vergi davalarında görevli mahkemeler Vergi Mahkemeleridir.
Vergi Mahkemeleri;
- Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam cezaları ile tarifelere ilişkin davaları
- (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
- Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler
Vergi davası açabilecek kişileri şu şekildedir:
- Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler,
- Gerçek kişiler kendileri veya vekilleri ile
- Küçükler, kısıtlılar ve tüzel kişiler vergi davalarını kanuni temsilcileri ile veya temsilcilerinin vekilleri ile,
- Takdir komisyonlarınca takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilir.
Vergi davalarında dava açma süresi :
Vergi davalarında dava açma süresi İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. Maddesinin 1. Fıkrasında şu şekildedir:
Dava açma süresi: Madde 7 –
- Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
- Bu süreler;
- İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
- Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği; Tarihi izleyen günden başlar.
Vergi davalarında Kanun Yolları:
- İstinaf kanun yolu
İstinaf; ilk derece mahkemesinin gerçekleştirdiği yargılama neticesinde verdiği nihai kararın maddi ve hukuki yönden incelenmesini sağlayan kanun yoludur. İYUK'un 45. maddesinde istinaf kanun yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren 30 gün olduğu ve beş bin Türk Lirasını geçmeyen vergi davalarının kesin olduğu belirtilmiştir.
- Temyiz kanun yolu
Temyiz kanun yolunda istinaf kanun yolundan farklı olarak sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme yapılmaktadır. Bu yolda dikkat edilmesi gereken; konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davalarının temyiz edilebileceği hususudur.
Temyiz dilekçeleri kararı veren mahkemeye verilir ve mahkeme bu kararı karşı tarafa tebliğ eder. Karşı tarafın temyiz dilekçesine cevap vermek için 30 günlük süresi bulunmaktadır.
- Kanun Yararına Temyiz
Kanun yararına temyiz hususu; İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesinde düzenlenmiş olup vergi mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırılık teşkil ediyorsa bu durumda ilgili bakanlıkların göreceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından temyiz edilebilir.
- Yargılamanın Yenilenmesi
İdari Yargılama Usulü Kanunu 53. maddesinde yargılamanın yenilenmesi kurumuna yer vermiştir. Bu maddeye göre vergi mahkemelerinde verilen kararlar hakkında ancak bazı sebeplerle yargılamanın yenilenmesi talep edilebilecektir.
*İdare ve Vergi Davaları teknik bilgi birikim gerektiren, özel nitelikli davalardır. İdare ve Vergi Davalarında Anayasa, usul kanunları ve diğer özel mevzuat hükümlerine hakim bir ekiple çalışmak hak kaybına uğramamak için çok önemlidir.